Görüntü netleşir netleşmez, Vıcık Vıcık Domuz Hazretleri sivri dişlerle dolu ağzını açtı, kısık ve iğrenç sesiyle tısladı:
- Hoooş bulduk benim sadık hizmetkarlarım. ...
... Benim sadık kölelerim- derken domuz gözlerini yavaş yavaş salonda gezdiriyordu, - hiç kendinize bir hayalin ne olduğunu sordunuz mu? Ya yaşamın ne olduğunu? Yaşam mı bir hayaldir, yoksa hayal mi yaşam?...
... -Ben- diye sürdürdü sözlerini, - tüm seçkinler gibi gözlerimi açtığım ilk günden beri, hiç kuşku duymadım. Yaşam bir hayaldir. Herkesiiiin bir yaşamı vardır ve her yaşaaam bir hayaldir. Ve benim, biziiiiim hayalimiz nedir? Nedir?
- dedi çevresine tükürük yağdırarak.
Konuklar koro halinde onu yanıtladılar:
Temiz ve boyun eğen bir dünya
karın tok, kafalar bomboş...
... Oysa biiiiz daha fazlasını, daha iyisiniiii istiyoruz, istiyoruz ki, herkesin tek bir hayali, tek bir rüyası olsun. En doğrusuuu bizimkiiiiidir. Kafaları boşaltacağız, onları küçük toplar gibi hafif kılacağız, kafalar da boş olunca mideler tek bir şey isteyecek, bu da dolu olmaaaak! Her yeşil alan bir Süper-Hiper-Mega Markete dönüştürülecek. Kapılar şafaktan şafağa kadar açık kalacak. Artık günün alışveriş yapma olanağı olmayan tek bir dakikası bile kalmayacak.
Vıcık Vıcık Domuz Hazretleri yutkundu ve gözlerini iyice kıstı.
- Ne yazık ki bizim hayalimizin üzerinde-diye sürdürdü sözlerini,-bir hayalet geziniyor. Çürük elmalar, tüm emaları çürütmeye çalışıyorlar.
İşte tam bu noktada bir sessizlik oldu ve Vıcık Vıcık Domuz Hazretleri'nin tam arkasında büyük bir ekran alydınlandı...
... - Bir numaralı düşmanımııız!- diye kükredi Şişkotop tahtından. - Bayan Amalia Kocasoğan, emekli ve hayalperest bir kadın. Gördüğünüz gibi evi iğrenç çiçeklerle, alerjik bitkilerle dolu; pislik ve beter hastalıklar yüklü bir kediyi beslediği yetmezmiş gibi, bir de çatısındaaaaa...
... Bu arada, Vıcık Vıcık Domuz Hazretleri'nin arkasında görüntü değişti. Şimdi o yaşlı hanım değil, yüzlerce çocuk yüzü birbiri ardına ekrandan geçiyordu.
- Doğal olarak, - diye konuşmasını sürdürdü. Şişkotop teleşsız ses tonuyla, - tüm bu çocukların bizim rüyamıza ayak uydurmaları için elimizden geleni yaptık. " Bırakın Çocuklarınız Bize katılsın " ilk baştan beri bizim sloganımız olmuştur. Biz onların beyinlerini yüz milyarlarca saat süren çizgi-filmlerle yıkadık, yüz milyarlarca reklam seyrettirdik, bizim bisküvilerimizden, çukulatalarımuzdan tonlarca yedirdik. Onlar için her şeyi yaptık. Gene de...
... Gene de bir elektrik kesintisiyle on dakika televizyon seyredemeyen çocuklarda,..., televizyon öncesi dönemlerine ait etkiler baş gösterir. Hemen saklambaç oynamaya, koşmaya, hoplayıp zıplamaya, ağaçlara tırmanmaya, köpekleri okşamaya başlarlar....
Susanna Tamaro, "Büyülü Çember"
Herkese acizane tavsiyemdir...
"Gene de" güruhuna her zaman dahil olmak dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder